Güneş Işınlarının Vücut Üzerindeki Etkileri ve Korunma Yolları

Güneş Işınlarının Vücut Üzerindeki Etkileri ve Korunma Yolları

Güneş ışığı, gözle görülebilir olan ve olmayan, farklı dalga boylarında dünyaya ulaşan, etkileri açısından farklılıklar gösteren bir grup elektromanyetik radyasyon çeşidinin toplamıdır.

 

Solar radyasyon da denen bu ışın demetlerinin bazıları insanlar için zararsızken bazıları zararlıdır.

 

Bu yazımızda solar radyasyonun bir çeşidi olan ultraviyole ışınlarından, vücudumuz üzerindeki etkilerinden ve onlardan nasıl korunabileceğimizden bahsedeceğiz.

 

Ultraviyole (UV) ışınları temelde 3 çeşittir:

 

UVC IŞINLARI

🔸En kısa dalga boylu ultraviyole ışınlarıdır ve dolayısıyla en zararlı olanlardır.

🔸Ozon tabakası tarafından tamamıyla emildikleri için insan sağlığı açısından risk oluşturmazlar.

 

UVB IŞINLARI

🔸UVA ışınlarından daha kısa ve daha zararlıdırlar.

🔸Büyük bir kısmı ozon tabakası tarafından emildiğinden yeryüzüne inen ultraviyole ışınlarının yalnızca %5 kadarını oluştururlar.

🔸Pencere camları tarafından tamamına yakını filtrelenebilir.

🔸Vücudun D vitamini yaparken kullandığı temel ultraviyole ışınlarıdır.

🔸Cilt kanserleri ile ilişkilendirilen temel ultraviyole ışınlarıdır.

🔸Güneş kremi alırken mutlaka UVB ışınlarına karşı koruyuculuk aranmalıdır. SPF 30 koruma %97, SPF 50 koruma %98 koruyuculuk sağlar.

 

UVA IŞINLARI

🔸UVB ve UVC ışınlarına göre daha uzun dalga boyuna sahiptirler.

🔸Ozon tabakası tarafından emilmezler.

🔸Yeryüzüne ulaşan ultraviyole ışınlarının yaklaşık %95’ini oluştururlar.

🔸%50 civarı pencere camından geçebilir.

🔸UVB’ye göre daha derin cilt tabakalarına ulaşabilirler.

🔸Yıl boyunca daha sabit bir şekilde varlıklarını sürdürürler.

🔸Daha çok ciltte yaşlanma, kırışıklık ve esneklik kaybı ile ilişkilendirilmektedirler.

🔸UVB ışınlarının zararlı etkilerini artırarak cilt kanseri oluşumuna katkı sağlayabilirler.

🔸Güneş kremi alırken mutlaka UVA ışınlarına karşı da koruyuculuk aranmalıdır. SPF faktörü sadece UVB ışınlarına karşı koruyucudur. Güneş kremlerinde UVA koruyuculuğu “UVA” şeklinde veya “geniş spektrumlu” / “broad spektrum” olarak belirtilmektedir. Belirtilmiyorsa UVA ışınlarına karşı koruma sağlamıyor demektir.

 

UVA & UVB IŞINLARI

🔸Bulutlardan geçerek yeryüzüne ulaşabilirler.

🔸1 metre su tarafından sadece %20 kadarı filtrelenebilir ve ayrıca su yüzeyi tarafından geri yansıtıldıkları için su içinde veya kenarında iki kat ışına maruziyet söz konusudur.

🔸Kumaş, beton, kar gibi açık renkli yüzeylerden yansıyarak daha fazla maruziyete neden olabilirler.

🔸Güneş kremini güneşe çıkmadan 30 dakika önce sürüp her iki saatte bir ve her suya girip çıktıktan sonra yenilemek daha yüksek koruma sağlamaktadır.

🔸Sık dokumalı bazı kumaşlar da belirli oranda koruma sağlayabilmektedir. Test etmek için kumaşı güneşe tutup içinden ışık geçip geçmediğine bakabilirsiniz. Geçiyorsa koruma sağlamıyordur.

🔸Koyu ve parlak renkli kumaşlar, ışığı daha az yansıttığı için ikincil maruziyeti azaltmaktadır.

🔸UVA ve UVB ışınlarını filtreleme özelliği olan kumaşlardan yapılmış ürünleri tercih ederek de ultraviyole ışınlarından korunmak mümkün. Bu kumaşlarda UPF standardı kullanılmaktadır. UPF 50 özellikli bir kumaş ultraviyole ışınlarının %98’ini filtreleyebilmektedir.

🔸UPF faktörü olsun olmasın, tüm kumaş tipleri ıslandıklarında veya darlık nedeniyle esnediklerinde koruyuculukları azalır. Bu nedenle güneş altında kuru ve bol giysiler giymek daha fazla koruma sağlamaktadır.

🔸UV 400 korumalı gözlükler %99 oranında ultraviyole ışınlarını filtreleyebilir.

🔸DNA mutasyonlarına neden olarak cilt kanserine zemin hazırlayabilirler.

🔸Gözlerde katarakt oluşumuna neden olabilirler.

 

Ultraviyole ışınları iç organlara doğrudan ulaşabilecek kadar derine işleyemese de ciltte zarara neden olabilirler. Ancak burada bireysel farklılıklar önemlidir.

 

Şöyle ki, cildin en dış tabakası epidermis tabakasıdır. Bu tabaka melanin adlı bir pigment içerir. Bu pigment

 

🔸cilde rengini verir,

🔸D vitamini yapımında kullanılır,

🔸UV ışınlarına karşı vücudu, özellikle de sinirleri ve kan damarlarını içeren ve bir alt tabaka olan dermis tabakasını korur.

 

Güneş ışığına aşırı maruziyet, epidermisin hasarlanmasına, ultraviyole ışınlarının dermiste de hasar oluşturmasına yol açabileceği gibi cilt kanserine de zemin hazırlayan genetik mutasyonlara neden olabilir.

 

Açık tenli kişilerde epidermis hücreleri daha az melanin pigmenti içerir. Bu nedenle ultraviyole ışınlarına karşı savunmaları daha azdır ve dolayısıyla daha kolay yanarlar. Bir başka deyişle, ciltlerinde daha kolay hasar oluşur ve kansere yol açabilecek genetik mutasyonlara daha yatkındırlar.

 

Diğer yandan cilt renginin daha koyu olmasının veya bronzlaşmanın kanser gelişimine engel teşkil etmediğini belirtmekte de fayda var.

 

Solaryumda bronzlaşmak ise, verilen UV ışınlarının çok daha yoğun olması nedeniyle daha da tehlikelidir ve kanser riskini daha fazla artırmaktadır.

 

Bunca zarardan bahsetmişken "UV ışınlarının hiç mi faydası yok?” sorusu akla gelebilir.

 

UVB ışınlarının vücudun sağlıklı çalışabilmesi için gerekli vitaminlerden biri olan D vitamini yapımında kullanıldığını söyleyelim.

 

Diğer yandan vücudun yeterli D vitamini üretmesi için haftada 3-4 kere 15’er dakika kadar güneşe maruziyet yeterli gözükmektedir. Bunun dışındaki zamanlarda yüksek faktörlü güneş koruyucu önerilmektedir.

 

Korunmasız şekilde güneş maruziyetini artırmanın cildi yaşlandırdığını, kırışıklıklara neden olduğunu, cilt kanseri ve gözlerde katarakt riskini önemli ölçüde artırdığını düşünerek oluşturulmuş genel kanı, olası D vitaminini eksikliğinin yiyeceklerden ve takviyeler yolu ile karşılanmasının daha doğru olduğu şeklindedir.

 

#saglikcimnet #saglikcim #wholemedics #wholemedicscomtr #ultraviyoleisinlari #UVA #UVB #gunestenkorunma #guneskremi #guneskoruyucu #SPF #SPFfaktoru #UPF #UPFfaktoru #guneskoruyucukumaslar #UV400 #UVfiltreligozlukler #guneskorumaligozlukler #ciltkanseri #katarakt #melanin #melaninnedir #melaninneiseyarar #ciltkanseri #katarakt #Dvitamini #solaryum